Ruşen Eşref Ünaydın genellikle “Diyorlar ki Muharriri” olarak bilinen bir yazar ve düşünce adamıydı. Ünlü sanatçılar ve düşünce adamlarıyla yaptığı denemeler ve 1918 yılında “Diyorlar ki” adıyla kitaplaştırılan çalışması ile tanınmıştır. Ayrıca, Ruşen Eşref’in “Çeşmeler Kâşifi” ve “İstanbul Seyyahı” olarak anılmasına neden olan eşsiz İstanbul ve İstanbul Çeşmeleri üzerine yazıları da meşhurdur.
“Diyorlar Ki” kitabında Nigar Hanım’ın edebi ilhamları ve şiir hevesini konuştuğu bir röportaj yer almaktadır. Nigar Hanım’ın yaşadığı dönemin doğal yansımaları ile başlayan şiir hevesi, on iki yaşında kardeşinin kaybıyla derinden sarsılarak mersiye şeklinde bir şiir yazmasına sebep olmuştur. Türkçeyi öğrenme sürecinde Fransız mektebinde öğretmen olarak seçilen Ebüllisan Şükrü Efendi’nin dil sevgisini beslemesi, ilk yazılarını yazması ve annesinin etkisi de Nigar Hanım’ın temel ilham kaynakları olmuştur. Ayrıca, vatan sevgisi de Nigar Hanım’ın şairlik zevkini beslemiştir.
Ruşen Eşref’in edebi düşüncelerine gelince, o dönemde eski divanları sıkça okuduğunu ve özellikle Leyla ve Şeref divanlarına ilgi duyduğunu belirtmiştir. Ayrıca Muhlis Paşa, Hugo, Musset, Lamartine gibi yazarların eserlerine de ilgi göstermiştir. Ancak, duygusal dünyasına en çok hitap eden eski şairlerden biri Fuzuli olmuş ve onun derin aşk temaları Ruşen Eşref’i her zaman etkilemiştir. Ayrıca, Nedim’in şuh tavırları ve Şeyh Galib’in eserleri de onun ilgisini çekmiştir. Ruşen Eşref ayrıca, Muallim Hayret Efendi’nin “Saadet” adlı makalelerinden de ilham almış ve yazılarını bu etmenler doğrultusunda yazmıştır.
Genel olarak, “Diyorlar Ki” makalesi Ruşen Eşref Ünaydın’ın edebi ilhamları, duygusal dünyası ve eski şairler üzerine düşüncelerine odaklanmaktadır. Onun edebi zevki, ilham kaynakları ve yazma süreci bu makalede detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Ayrıca, Nigar Hanım’ın röportajı da “Diyorlar Ki” makalesinin ana temasını oluşturmaktadır. Bu makale, Ruşen Eşref Ünaydın’ın edebi dünyasına Dair önemli bir bakış sunmaktadır.