Gençlerle Baş Başa, Ali Fuad Başgil’in 1949’da yayınlanan etkileyici bir deneme kitabıdır ve yıllar içinde sürekli basılmıştır. Başgil, bilim dünyasındaki yerine rağmen, en çok okunan eserleri arasında Gençlerle Baş Başa öne çıkar. Gençlerle Baş Başa, Başgil’in gençlere yönelik babacan ve sevecen bir üslupla kaleme aldığı öğütlerle dolu bir eserdir. Yazar, kendi yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak gençlere hayatla ilgili önemli dersler vermeyi amaçlamıştır. Eseri yazarken Başgil’in özveriyle ve milletine karşı duyduğu sorumlulukla yazılmıştır. Başgil, gençlerin iyi bir şekilde yetişmelerini, hatalardan kaçınmalarını sağlamak için kendi birikimlerini kullanarak bu kitabı kaleme almıştır. Üslubu, geçmiş Türk bilgelerinin eserlerini andıran bir nitelik taşır.
Eser, genç nesillere rehberlik etme arzusunu ve onlara hayatla ilgili sağlam temeller atma çabasını yansıtan önemli bir eser olarak Türk edebiyatında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Gençlerle Baş Başa 7 bölümden oluşur ve bunların sırası şöyle; “Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları”, “Muvaffak Olmanın Şartları”, “Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri”, “Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma”, “Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları” şeklindedir.
Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları
Yetişme ve muvaffak olma yolunun genç yolcusu! Bil ki tuttuğun yolda birçok tehlikeli geçitlerin ve yol kesen düşmanların vardır. Gerçi bunlara yalnız sen değil, hayat yolunun her yolcusu rastlayabilir. Fakat bu düşmanlar, senin gibi hayatın henüz eşiğindeki tecrübesiz masumlara musallat olmayı (sataşmayı) çok sever.
1-Muvaffakiyetin ilk düşmanı tembelliktir. Muvaffak olma yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Burada sana tembelliği tarif edecek değilim. Onu sen, ben, hepimiz az çok tanırız. Zira, öteden beri denilegeldiği gibi “İnsan tembel bir hayvandır.” Yalnız ben sana şunu söyleyeceğim ki tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir. Bilakis, eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi şekilden şekle girecek ve bin bir hile kullanarak alt etmeye çalışan bir namerttir (korkaktır). Tehlikenin büyüklüğü de buradan gelmektedir.
2-Muvaffakiyetin bir diğer düşmanı kötü arkadaştır. Genç dostum! Gittiğin yolda ikinci bir tehlikeli düşmanın da kötü arkadaştır. Arkadaşın kötüsü, emin ol ki bir gencin başına gelebilecek kötülüklerin en kötüsüdür.
Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları
Çalışma hayatının umumî kanunları:
Okuyucum! Her işin ve mesleğin kendi bünyesine mahsus çalışma ve işleme usul ve kaideleri vardır ve bunu meslek sahipleri bilir. Bir de fizik ve fikri her nevi iş ve çalışma hayatının ve Umumiyetle muvaffak olmanın, düşünen aklın ve şaşmaz kanunları hâlinde, birtakım umumi ve rasyonel düsturları vardır ki ben burada bunlardan benim bildiğim kadarını hülasa edeceğim:
Genç arkadaşım. Yukarıda sıraladığım düsturları okuyup unutasın diye değil; kulağına küpe yapasın ve ileride beni anla diye yazdım. Senden beklediğim, beni hayırla anmandır. Sözleri ile ve yaşayış tarzı ile manevi enerjini kırar ve sende haince bir ruhi gevşeklik yaratır. Sözün kısası, inan ki kötü arkadaş bir gencin hayatında rastlayacağı en büyük bahtı karalıktır. Hele Tembellikle arkadaşın kötüsü birleşir de yakana ikisi birden yapışırsa, her biri bir ömre Yeten bu iki şerir düşmandan kendini kurtarma çok güç olur.
Eser, genç nesillere rehberlik etme arzusunu ve onlara hayatla ilgili sağlam temeller atma çabasını yansıtan önemli bir eser olarak Türk edebiyatında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Gençlerle Baş Başa 7 bölümden oluşur ve bunların sırası şöyle; “Muvaffak Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları”, “Muvaffak Olmanın Şartları”, “Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri”, “Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma”, “Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları” şeklindedir. Eseri yazarken Başgil’in özveriyle ve milletine karşı duyduğu sorumlulukla yazılmıştır. Başgil, gençlerin iyi bir şekilde yetişmelerini, hatalardan kaçınmalarını sağlamak için kendi birikimlerini kullanarak bu kitabı kaleme almıştır. Üslubu, geçmiş Türk bilgelerinin eserlerini andıran bir nitelik taşır.