Kayıp Ağaçlar Adası Kitap Özeti – Elif Şafak
Ada Kazantzakis: Annesi Türk, babası ise Rum asıllıdır. İngiltere’de dünyaya gelen ve orada yaşayan genç kız, ailesinin köklerinin olduğu Kıbrıs’ı ve onları İngiltere’ye getiren nedenleri merak eder ve sorgular. Ayrıca kitap özetinin ana karakteri olan Ada, Kıbrıs Adası’nı da simgeliyor.
Kostas Kazantzakis: Kıbrıs Rum vatandaşıdır. İngiltere’de yaşayan Kostas, bilimsel ekoloji ve botanik uzmanıdır. Onun bakış açısına göre, insan var oluşunun kendisinin değerli olduğuna şüphe olmasa da ekolojik zincirde özel bir önceliğe sahip değildir. Hayata bu gözle bakan birisi için savaş kelimesinin karşılığı doğa ve insan kaybıdır.
Defne Kazantzakis: Kıbrıs Türk vatandaşıdır ve 1974’ten sonra Adada yaşanan bölünme ile hayatı değişen insanlardan biridir. Adada yaşanan bölünmeden sonra arkeoloji eğitimi alır ve savaş sırasında kaybolan Adalıların gömülen kemikleri üzerinden onları bulmaya çalışmaktadır. Kostas ile evlilikleri aileler tarafından onaylanmaz. İngiltere’ye yerleşen çifti ayıran neden onun köklerine sıkı sıkı bağlı olup başka topraklarda yaşayamıyor olmasıdır.
Meryem: Defne’nin ablasıdır. Kardeşinin evliliğini onaylamayan anne ve babası, onun da Defne’yle görüşmesini engellerler. Kardeşinin cenazesine bile katılamayan Meryem, aile büyüklerinin vefatından sonra yeğeni Ada ile tanışıp, genç kızı ülkesiyle ve tanımadığı soy ağacıyla tanıştıracaktır.
Romanın büyük bir kısmını İncir Ağacı’nın dilinden okuyoruz. Kıbrıs Adası tarihine ve bu adada yaşayan iki farklı kültürden iki gencin aşklarına tanıklık Eden bu köklü ağaç, okuyucuyu 1974 yılı öncesi ve sonrasına götürüyor. Taraf oluşturulmaya müsait bir toplumun ayrıştırılarak savaşmasını, kaybolan sayısız insanı, yaşamını yitiren ve işkenceye maruz kalan insanların yanı sıra, hiç hesaba katılmayan doğayı, canlıları ve bu savaşın diğer mağdurlarını da resmetmesi bakımından önemli bir eserdir. Yazarın da dediği gibi, bir gün su metali paslandıracak, zincirler kopacak ve nasıl en katı yürekler bile yumuşuyorsa, betonun katı yüreği de öyle yumuşayacak.
Lefkoşa, dünyanın tel örgülerle bölünmüş tek başkentidir. Böyle tarif edince iyi bir şeymiş gibi algılansa bile gerçekte bir istisna değil Lefkoşa, ayrılmış mekanlar ayrıştırılmış toplumlar listesinde yer alan çoktan Tarihin karanlık kuyusuna atılmış ve henüz sırası gelmemiş bütüne eklenmiş bir isimdir sadece. Ama işte sıra dışıydı durumu. Avrupa’nın son bölünmüş şehri ve bu şehrin iki genci olan Kostas ve Defne’nin Ada hikâyesine benzeyen göç eden hayatları…