Bir zamanlar, denizlerin gizemli derinliklerinde küçük bir istavrit yaşarmış. Günlerden bir gün, küçük İstavrit, yiyecek sandığı bir şey yüzünden hızla çapariye doğru ilerlemiş. Ancak bu ani karar, onu beklenmedik bir maceranın içine sürüklemiş.
Çapariye takıldığında, ilk hissettiği şey ağrı olmuş dudağında. Yüreği hızla çarpmaya başlamış, adeta göğsünde bir gümbürdeme olmuş. Ama o an, merak da duymuş; denizin üstünün nasıl bir yer olduğunu hayal etmiş. Bu karışık duygular arasında, yukarı çekilmiş çapariden.
Son Anlar ve Özgürlüğe Uçuş
Bir kez daha gökyüzünü görebilmek adına mücadele ederken, balıkçının elleri arasında son nefesini vermiş. Yüreği koca denizlere sığmazmış aslında. Ölümle yüzleşirken, dostlarına değen minik yüzgeciyle vedalaşmış.
O an, bir el tarafından alınmış, deniz kenarına götürülmüş. Başına bir öpücük kondurulmuş, göz yaşları dökülmüş deniz sularına bırakılırken. Küçük İstavrit, özgürlüğe uçarak kederlerini geride bırakmıştı. Birkaç değerli pulunu geride bırakarak teşekkür etmişti.
O anı Izleyenler şaşkınlık içinde bakmışlardı. Sebeplerini sormuş gibi. Belki de o anlatamamıştı ama içinden geçirdiği hissi anlamışlardı. Belki de, umut dolu bir sona doğru kendini bırakmıştı o an.